25 Kasım 2007 Pazar

Ne ‘derdi’ ?

kasım 24, 2007

Yaşam derdi, yaşamak derdi

Nefes derdi

Yiyecek içecek,

Yakacak yatacak,

Ne oldum ne olacağım derdi…


Günler birbiri üzerine basa basa

Ve insanlıktan çıkmışçasına;

Hani şair diyor ya, ..bir orman gibi hür ve kardeşçesine, gibi değil;

Vahşi bir o kadar da kalleşçesine

Geçip gidiyor…


Gözümün gördüğü her yerde birinin derdi,

Su derdi, susuzluk derdi

Kuru ekmek, kuru soğan derdi:

Çit, çapa, değirmen, yerden kalkacak ekin, sofraya gelecek mi?

Üretmek: sancılı ve bir o kadar da kıymet değerli,

kadrini kıymetini bilmemeli mi?…


Dert sadece çalışanın, alnından ter düşenin derdi mi

Yedek parçaları kim daha iyi monte edecek derdi,

Üretmek kabiliyeti -derdi- yok henüz sanayinin…


Yaranmak, yar olmak, var olmanın derdi

Bir koltukta yetmez bir beş yıl, onun için ikinci.. üçüncü… dördüncünün derdi,

Değer mi, değmez mi,

Bir millet deri kaplamalı eğere gider mi,

Gider, gitti gider,

Savaşmış, terörmüş, barışmış Bush’a vız gelir tırıs gider

Turuncu pamuk kaplama

koltuklarda daha bir yerleşir geriler…


Dert senin derdin benim derdim,

Pekiii…

sarı saçlı mavi gözlü, kaşları diken diken

karakteri bağımsızlık Mustafa Kemal olsa ne derdi…

kuvayı milliye gülümser,

“hani..” derdi,

“…benim istiklal-i tam ile bıraktığım memleketim!”

hani, bizim tam bağımsız memleketimiz…

işte bu, benim derdim.



Y.G.

Hiç yorum yok: