20 Şubat 2007 Salı

2007 Bütçesi ve Bütçeyi Şekillendiren Süreç

2007 yılına ilişkin hazırlanan bütçe,bir çok siyasi karışıklığın ve ülke gündeminin yoğunlaştığı günlerde kamuoyuna sunuldu. 3 Kasım seçimlerinde halkın umut bağladığı ve tam destek vererek göreve getirdiği hükümete güvenin gitgide azaldığı günlerden geçmekteyiz. Siyasi iktidara karşı güven eksikliğinin oluşmasını körükleyen süreci çeşitli ekonomik ve siyasi başarısızlıklar hazırlamıştır. Avrupa Birliği’ne girmek adına hızlandırılan çalışmaların ortaya çıkardığı birkaç sonuç üzerinde durduktun sonra 2007 bütçesini değerlendirelim.

Kıbrıs sorunu,Ermeni diasporasının Fransız parlamentosu üzerindeki baskılarını arttırması gibi siyasi sıkıntılar bu sene içerisinde oldukça baş ağrıtacak gibi gözüküyor. Bunun yanı sıra yapılan reformların halka yansımaması ve özellikle işçiler ile çiftçilerin bu kıskaç arasında bırakılmaları ise ekonomik sorunlar olarak önümüzde durmaktadır. Böyle bir ortamda,hazırlanan bütçeye,birkaç yönden bakmamız gerekmektedir.
Bütçedeki rakamları değerlendirirken,hükümetin 2007 yılında gerçekleşecek seçimden etkilenip etkilenmediğine de dikkat etmeliyiz. Yürütme organı olarak bütçeyi hazırlayan hükümetin,aleni olarak seçime yönelik bir bütçe hazırlaması gerçekten zordur. Ama dolaylı yönlerle böyle bir siyaset izlenebilir. 2007 bütçesini bu yönleriyle değerlendirelim.
Bütçedeki rakamlarda bütçe giderleri 204.9 milyar YTL olarak gerçekleşmiş gözüküyor. Buna karşılık 188.2 milyar YTL gelir ve bunun sonucunda 16.7 milyar YTL bütçe açığı söz konusudur. 2006 yılı tahminine göre bütçe açığı yüzde 82 oranında artmış durumdadır. Bu açığın oluşmasında en önemli nedenlerden biri olarak haziran ayında yaşanan dalgalanmalar sonucu artan faizlere göre borçlanma gösterilmektedir. Bu durumu,ekonominin siyasi istikrarsızlıklara tahammül edememesi olarak düşünebiliriz. Ayrıca faiz dışı giderlerin,bir önceki yılın tahminlerine göre yüzde 21 oranında artması da bütçe açığında temel oluşturmaktadır. Akla gelen soru ise şudur. Acaba hükümet bu harcamalarla,seçim öncesi halka şirin mi gözükmeye çalışmaktadır! Fakat bunu yaparken unutulmaması gereken bir şey var ki,o da sıkı sıkıya bağlanılan IMF’nin bu durumdan pek hoşnut olmayacağıdır. IMF’nin öngördüğü faiz dışı fazla oranını tutturmak için harcamaların kısılması esastır. Ancak bu konuda hükümetin sıkıntıya düşmeyip,mevcut vergi gelirlerini arttırıcı önlemler alması bu gediği kapatmaya yetecektir. Bu durum halk üzerinde beklenmeyen bir fazlalık olacaktır. Yani hazırlanan bütçeden seçim kokuları gelse de hükümet çıkış yolunu bulmaktadır.

Bütçede göze çarpan bir diğer artış Sosyal Güvenlik Giderleri kaleminde. Bir önceki yıla göre yüzde 26’lık bir artış görünmektedir. Kamuoyunda sıklıkla bu harcamaların kısılması gerekliliği üzerinde durulmaktadır. Yalnız burada orta çıkan tabloyu iyi değerlendirmek gerekmektedir. Sosyal hukuk devleti olabilme koşulu,halkına insanca bir yaşam standardı sağlayabilmektir. Bu koşulun sağlanması için devlet harcama yapmalıdır. İşçisini,emeklisini,gazisini,devletin destek sağlamak zorunda olduğu halk yığınlarını devlet unutmamalıdır. Bunun için sosyal güvenlik konusu önemlidir. Türkiye’de sosyal güvenlik kurumları bütçe üzerinde büyük bir yük olarak gözükmektedir. Bunun asıl sebebini bu kurumları çürüten bazı kemikleşmiş ve reforma muhtaç birimler oluşturmaktadır. Bu düzensizlikler sebebiyle çeşitli yolsuzluklar ortaya çıkmaktadır. Hükümet bu konudaki aksayan yanları,kurumları düzenleyici reformlar yaparak düzeltmelidir. Eğer dış kaynaklı ekonomi politikaları devam ettirilirse yakın zamanda bu kurumlara her hangi bir harcama dahi yapılmayabilir veya çıkarılan kanunlarla sosyal güvenlik kurumları tasfiye edilebilir. Endişe verici bir durumdur bu.

Sonuç olarak bütçedeki rakamlar,siyasi olumsuzlukların yörüngesinde gerçekleşmektedir. 2007 yılının seçim yılı olması nedeniyle bütçedeki bazı kalemlerde çeşitli ayarlamalar yapılmıştır. Fakat dış siyasette izlenen -yanlış- politikaların uygulanabilmesi adına IMF’nin istedikleri de yerine getirilecektir. Bunun için gerekli finansmanın ise mevcut vergilerde artıştan sağlanacağı açıktır. En azından hükümetin uygulayacağı çözümlerden bir tanesi budur.

Hiç yorum yok: